31 Ağustos 2014 Pazar

CEP TELEFONLARININ ZARARLARINDAN NASIL KORUNURUZ ?




CEP TELEFONLARININ ZARARLARINDAN NASIL KORUNURUZ ?


Toplumun hemen her kesiminin elinde bulunan cep telefonları,  günlük yaşantımızın, vazgeçilmez alışkanlığı haline gelmiştir.  Artık zamanımızın, büyük çoğunluğunu, cep telefonlarımızla geçirir duruma geldik.

Eskiden telefonlarımızı, sadece iletişim kurma amaçlı kullanırdık. Günümüzde ise, üst modelinin çıkma hızına yetişemediğimiz akıllı telefonlarla, istediğimiz her şeyi yapabiliyoruz. Sosyal medya sitelerinde paylaşımda bulunabiliyor,  film izleyebiliyor ve daha birçok şey yapabiliyoruz.


Peki, hayatımızın, bu denli vazgeçilmez parçası haline gelen cep telefonları, düşündüğümüz kadar masum mu?
Elimizden hiç düşürmediğimiz,  cep telefonlarının zararları, oldukça fazladır. Cep telefonundan yayılan mikrodalga radyasyonlar, maalesef beyin hücrelerinin ölmesine yol açıyor.  Telefonu kulağımıza koyarak kullandığımızda ise,  bu oranın daha yüksek olmasına sebep oluyoruz. Bu dalgaların; görüş alanında azalma meydana getirdiği,  hafıza zayıflaması ve işitme kayıplarına neden olduğu, erkeklerde sperm sayısının azalmasına yol açtığı, kadınlarda düşük riskini tetiklediği, bağışıklık sisteminde zayıflamaya yol açacağı, yorgunluk hissi uyandıracağı saptanmıştır.


Daha sayamayacağımız birçok olumsuzlukların en önemli etkeni, cep telefonun kullanım süresi ve vücuda yakınlığıdır. Ancak bu durum, telefon üreticileri için önemli olmaz iken, cep telefonu kullanıcıları için de maalesef çok da önemli olmamaktadır.

Cep telefonlarından elbette vazgeçemeyiz. Ancak, bilinçli kullanıcılar olabiliriz. Cep telefonlarının, zararlarından kaçınabilmek alabileceğimiz bazı önlemler bulunmaktadır.



Öncelikle alacağımız ilk önlem, cep telefonlarını, çocuklarımızın oyuncağı haline getirmemektir.  Şu sıralar sık sık rastladığımız bir durum, anne babaların, oyalanmaları için, çocuklarının eline tutuşturdukları cep telefonlarıdır. Cep telefonlarını, çocuklarımızdan kesinlikle uzak tutmalıyız. Ve gelişim çağındaki, çocuklarımızın da acil durumlar dışında cep telefonu kullanmalarına izin vermemeliyiz.

Hamilelikte de gerekli olmadıkça, cep telefonlarından uzak durulması gerekmektedir.  Cep telefonun, vücudumuzdan olabildiğince uzakta taşımalıyız. Geceleri uyurken, kesinlikle telefonu, yastığımızın altına koymamalı ve kapatma alışkanlığını edinmeliyiz.


Cep telefonlarımızı, petrol istasyonlarında ve hastanelerde kullanmamalıyız.  Aradığımız numara düşmediğinde, ısrar etmemeliyiz. Çünkü her aramada elektrik yüklemesine maruz kalırız.  Çevreye dağılan radyasyon, en çok telefon ilk çaldığı anda yoğunlaşır. Bu yüzden telefon çaldığında, hemen açıp, kulağımıza götürmemeliyiz.

Yolculuk sırasında, asansör ve otomobil gibi dar ve kapalı alanlarda, cep telefonu ile görüşme yapmamaya dikkat etmeliyiz. Telefon görüşmelerimizi, mümkün olduğu kadar kısa tutmaya özen göstermeliyiz.  Konuşurken, kulaklık kullanmaya çalışmalıyız.

Belki cep telefonunun zararlarından, tamamen korunamayız, ama bazı ayrıntılara dikkat ederek, bu zararları en aza indirgeyebiliriz.

2015 ÖSYM SINAV TAKVİMİ

Egitim Haberleri - Haberler: 2015 ÖSYM SINAV TAKVİMİ: Sıra  Sınavın Adı  2015 Sınav Tarihi  1.  Jandarma Okullar Komutanlığı Jandarma Astsubay Temel Kursu Giriş Sınavı  2015... Devamı >>>

25 Ağustos 2014 Pazartesi

Çiçeklerin Anlamları



ÇİÇEKLERİN ANLAMLARI


Hayatımızı güzelleştiren, renk katan eşsiz doğa güzellikleridir; çiçekler. Kimisi rengiyle, kimisi şekliyle, kimisi de mis gibi kokusuyla gönlümüzü fetheder.

Çoğumuz, çiçekleri evimizde yetiştiririz. Bizi anladıklarını düşünerek, özenle bakarız.  Her çiçeğin, bakımı farklıdır. Kimisi Güneş ışığını sever, kimisi gölgede büyür. Bu anlamıyla adeta, kendi yaşam biçimlerini yaratıyor gibidirler.

Sevdiklerimizin özel günlerinde veya yeni işe giren bir arkadaşımıza çiçek gönderdiğimizde,  onların kendisini özel hissetmelerini sağlarız. Aynı şekilde, bize de birisi çiçek gönderdiğinde, çok mutlu olur ve kendimizi çok özel hissederiz.

Birçok sebepten dolayı, çiçeklerin bizim hayatımızdaki yeri çok önemlidir. Bunun yanı sıra, çiçeklerinde kendi dünyaları ve kendi dilleri vardır. Ve belki de bize anlatmak istedikleri…

Her çiçeğin kendine ait özellikleri vardır. Mesela beyaz gülün, masumiyeti ifade ettiği bilinir. Bizler beyaz rengi, her zaman saflığın simgesi olarak düşünmüşüzdür. İşte bu yüzden de beyaz gül, bizim için saflığın, masumiyetin, temizliğin temsilcisi olmuştur.


Kırmızı rengi zihnimizde, hep aşka ve tutkuya çağrışım yapar. Bu yüzden de kırmızı gül, aşkın simgesi olmuştur. Çoğu romantik aşık, sevgilisine kırmızı gül vererek, duygularını ifade etmeye çalışmıştır.


Pembe gül, arkadaşlığa, samimiyete ve dostluğa işaret eder. Genellikle, mutluluk ve neşenin simgesidir.
Beyaz karanfil, masumluğa; pembe karanfil, içtenliğe ve kırmızı karanfil, sevginin dostça yaşanmasına işaret eder. Sarı karanfil, hüznün ve ayrılığın simgesi haline gelmiştir.


Sevdiğimiz insana bizim için ne kadar değerli ve özel olduğunu anlatmanın en güzel yolu, orkide çiçeğini armağan etmekten geçer.  Kokusuyla da beğenilen orkide zarafetin simgesidir.

Menekşe ise alçakgönüllülüğün ve sadeliğin yansıması gibidir. İçtenlik ve sadakati, genellikle menekşe çiçeği ile ifade etmeye çalışırız.


Sevginin ve aşkın çeşitli anlamlarını, lale ifade eder. Renklerine göre, kırmızı lale aşkın, pembe lale anlayışın, alacalı lale ise kişisel anlamları içinde taşır.


Nergis çiçeği, seçkinliğin, asaletin ve saygının temsilcisidir. Üst statüden birisine hediye sunmanın en güzel aracıdır.


Papatyalar, umudun, temizliğin ve saf bir kalbin temsilcisidir. Ve sevdiklerimize sunacağımız, en güzel çiçeklerden biridir.


Daha burada sayamadığımız birçok çiçeğin, kendine özel anlamı vardır. Hangi anlamı taşırsa taşısın, çiçekler bizim için çok değerlidir.


14 Ağustos 2014 Perşembe

Saç Renkleri




    Diadermine High Tolerance Arındırıcı Tonik 200 ml, şimdi uygun fiyatıyla Turuncu Kasa'da!
    Parabensiz, silikonsuz, parfümsüz bitkisel özlü yapıya sahiptir.
    Hassas ve düşük toleranslı ciltlerde yüz, göz ve dudaklar için kullanıma uygundur.
Posted: 05 Aug 2014 11:09 PM PDT
Saç Renkleri :


Saçlarınızı boyatıyorsanız ama bir türlü istediğiniz görünümü elde edemiyorsanız, belki de yanlış renk saç kullanıyor olabilirsiniz.
Bazı kişiler bazı renkler konusunda takıntılıdırlar. Kendilerine yakışıp yakışmadığını önemsemeden bazı renklerde ısrarcı davranabilirler.

Oysa herkesin biraz değişime ve kendine en yakışacak saç rengini bulmaya ihtiyacı vardır.
Genellikle beyaz tenli iseniz birçok renk teninize yakışabilir, ancak açık renk ciltlerde pembemsi, sarımsı ve soluk, ya da fazla beyaz olabilir, bu durumda örneğin sarı saçlar soluk tenli bir kişi de hastalıklı ve yorgun bir ifadeye neden olabilmektedir.



Ayrıca göz renginiz de saç renginizi belirleyebilmek için bir etken olabilmektedir.
Ancak ten renginiz çok esmerse sarı tonlarından mümkün olduğunca uzak durmalısınız.
Koyu renkli ciltlerde, genellikle kahve tonları, kızıl tonları güzel durmaktadır, çok esmer değilseniz siyah saç da kullanabilirsiniz, ancak esmerliğiniz fazlaysa siyah saç sizi daha sert bir ifadeye büründürebilir.



Sarı ve soluk cilde sahip olan kişiler de kızıl, bakır ve sıcak kahve tonlarını kullanarak yüzüne daha canlı bir görünüm vermeye yardımcı olabilirler.
Ten renginiz pembemsi ve beyaz ise birçok renk size yakışacaktır, o zaman göz renginizi ortaya daha fazla çıkartacak ya da daha rahat kullanabileceğiniz renkleri seçebilirsiniz.

Saçlarınızı boyatırken yaz aylarında denizde ve sık alınan duşlar nedeniyle kolayca akacak kızıl tonlarını boyamayı sonbahara doğru erteleyebilirsiniz.
Kuaförünüze de renk konusunda danışabilirsiniz.



Bir kişiye yakışan saç başka bir kişi de aynı durmaz, rengi taşıyabilmek için saçlarınızın yapısı, bakımı ve saçla kullanacağınız makyajı da özenle seçmelisiniz. Saçlarınızın rengini ünlü kişilere bakarak seçerek bazen hayal kırıklığı yaşayabilirsiniz, sürekli özel işlemlerle dolgun ve parlak olan saçlar ve uygun bir makyajla harika görünen kişilerde özendiğiniz saç, eğer sizin saçlarınız yıpranmış, bakımsız ise makyajınıza fazla özen göstermiyorsanız aynı şekilde durmayacaktır.

Saç renginizi seçerken bütün bunları düşünün, ancak ara sıra yenilenmek emin olun size çok iyi gelecektir. Farklı bir saç rengi ile eşinize ya da sevgilinize küçük bir sürpriz yapın. 
Beğenmediğiniz saçın rengini hemen değiştirmek saçlarınızı yıpratacaktır, bu nedenle seçeceğiniz renk konusunda özenli davranın.
Saç renginizi değiştirmeye cesaret edemiyorsanız saçlarınıza gölgeler ya da balyajlar attırarak da farklılık yakalayabilirsiniz.



Siyah ve koyu kızıl tonlardaki saçlara uygulanacak kırmızı balyajlar, yıkandıkça bakır tonlarına dönebilir, bu da size farklı renkleri deneme fırsatı sunacaktır.
Kahve tonlarında ise altın parıltılar, sarı tonlarda ise daha açık sarı tonlarda gölgeler hoş durabilir.
Saçlarınıza düzenli olarak bakım yaparak ve boyalı saçlara özel ürünleri kullanarak rengini uzun süre korumaya yardımcı olabilirsiniz.

Makyaj Hataları


Turuncu Kasa


Makyaj Hataları :



Makyaj yapmamızın nedeni güzel ve çarpıcı görünmektir, değil mi?
Oysa pek çok kişi makyajlarında yaptığı hatalar nedeniyle güzelleşmek yerine daha kötü bir görünüme bürünebiliyor.

Makyaj, yüzümüzdeki güzel bölgeleri vurgulamak ve beğenmediğimiz kusurları, bölgeleri kapatmak için yapılır.
Öncelikle cildinizin güzel, düzgün ve kusursuz görünmesi önemlidir.
Makyaja başlamadan 5-10 dakika kadar önce cildimizi nemlendirmek son derece önemlidir, bu sayede makyajın cildimizde dağılmadan, pul pul olmadan durmasını sağlamış olursunuz.



Cildinizdeki lekeleri, sivilce ya da yara izi gibi bölgeleri kapatmak için kapatıcı formundaki ürünleri tercih edebilirsiniz. Önce kapatıcı ürün sorunlar üzerine uygulanır ve tam olarak yedirilmez. Üzerine uygulayacağınız fondöten ile kusurlarınız daha güzel ve düzgün bir şekilde kapanmış olur.
Seçeceğiniz fondöten cildinize yakın bir tonda olmalı aksi halde boyun ve yüzünüz arasında oluşan renk farkı çok kötü görünecektir.

Fondöten seçerken mümkünse çene, boyun ya da bileğiniz de deneyebilirsiniz.  Süreceğiniz fondöteni yeteri kadar kullanmalısınız, fazla kullandığınızda ciltte kalıp bir maske etkisi yaratabilirsiniz.
Kapatıcıları fondöten üzerine uygulama hatasını yapmayınız.
Göz altlarınıza uygulayacağınız kapatıcı fondöteninizden 1-2 ton açık olmalıdır, aksi halde göz çevreniz beyaz ve kötü görünebilir.


Ardından kullanacağınız allık ve rujun renklerinin birbirine uyumlu olmasına özen gösteriniz.
Örneğin pembe tonundaki allığınıza kahve tonlarında ruj uygulamayınız. Pembe tonlardaki allığınıza yine pembe tonlarda ruj, bronz allığa kahve, şeftali tonlarda ruj tercih ederek makyajınız da mükemmelliği yakalayabilirsiniz.

Dudaklarınıza ruj uygulamadan önce hafifçe pudra ya da fondöten uygulayarak daha kalıcı olmasını ve dudak çizgilerine dolmasını önlemeye yardımcı olabilirsiniz.
Dudaklarınızı rujunuzla aynı renk ya da dudağınızın doğal tonunda olan bir kalemle çerçeveleyiniz.
Dudak kalemini taşırmadan, doğal çizgisi üzerinde uygulamaya özen gösteriniz.

Allık ve rujunuz aynı parlaklıkta olmamalıdır. Allık seçiminiz ışıltılı, parlak ise rujunuzun mat olması önerilir. Ya da parlak, ışıltılı bir ruj kullanacaksanız, mat tonlarda allık seçmelisiniz.
Allığı elmacık kemiklerinize çok abartmadan, yüzünüze sağlıklı ve canlı bir ışıltı kazandırmaya yardımcı olacak şekilde allık fırçası yardımı ile uygulamalısınız.



Gözünüzde eye liner kullanmak isterseniz, fazla kalın uygulamamalı, içeriden dışarı doğru çekmelisiniz.
Yıllardır bilinen bir şey de göz makyajınız koyu renkli ise dudak makyajınız açık renklerde ya da tam aksi olarak çarpıcı ve koyu renk rujlarla daha doğal ve açık tonlarda göz makyajı yapmalısınız.

Kirpiklerinize rimel uygularken kirpiklerin tek tek ayrılmış durmasına özen gösteriniz. Topak topak olmuş kirpikler kötü görünür.
Makyajınızı sıcak havada ya da uzun süre tazeleyemeden kullanacaksanız rimel ya da kalemin gözlerinizin altına sorunu ile karşılaşabilirsiniz, böyle durumlarda alt kirpiklere ve kirpik diplerine rimel ya da kalem uygulamayın.



Kaşlarınız da ihmal edilmemelidir, seyrek kaşlarınızı kaşkalemleri ile belirginleştirebilirsiniz. Ancak kullanacağınız ürün doğal kaş renginize yakın tonlarda olmalıdır.
Makyajda kullanacağınız renklerin teninize uyum sağlayabileceği şekilde olmasına da özen gösteriniz.


Yeni Doğan Bebeğin Bakımı




Yeni Doğan Bebeğin Bakımı :



Yaklaşık 40 hafta kadar süren hamilelik heyecanı yerini annelik heyecanına bıraktığında çok farklı duyguyu bir arada yaşarsınız.
Bir an önce doğsa da kucağıma alsam dediğiniz bebeğiniz artık aranıza katılmaya hazır.

Anne, yaklaşan doğumun heyecanının yanında biraz da korku yaşayabilecektir, bu duygulara eklenen sevinç, bebeğin sağlığı endişesi ile birlikte eliniz ayağınıza dolaşacaktır.
Özellikle anneliği ilk kez yaşayacak kadınlar için bu duygular daha fazla olabilir.

Dünyada her gün yüz binlerce kadın doğum yapıyor ve pek çok kişi 2. ve 3. bebeklerini de kucaklarına alıyorlar. Demek ki bu kadar endişelenmenize gerek yok.
Hamileliğiniz sırasında gerekli kontrollerinizi de yaptırdıysanız, kendinizi yeni doğacak bebeğin mutluluğuna bırakın.


Her şey bittiğinde ve bebeğinizi kucağınıza aldığınızda tüm endişeleriniz kaybolacak ve dünyanın en mutlu insanı olacaksınız. Şimdi, tüm endişelerinizi bırakıp bebeğinizi emzirmenin vakti.
Sizin sıkıntınız, endişeniz sütünüzü etkileyebilir.

Hastaneden çıkıp eve geldiğinizde ve bebekle başbaşa kaldığınızda ufak şeyler bile sizi endişelendirebilir.
Bebeğinizin ağlaması sizi korkutmasın, bebekler altı kirlendiğinde, acıktığında, üşüdüğünde, kucak ve sevgi istediğinde, en sık olarak da gaz sancısı çektiğinde ağlar.

Eğer bu ihtiyaçlarını gözden geçirirseniz bebeğinizin sakinleşmesine yardımcı olabilirsiniz.
Bebeğiniz yeni doğduğunda sık kaka yapar ve bu rahatsızlık verir, genellikle bazı bebekler 8 defaya kadar kaka yapabilirler bu normaldir.



Bebeğiniz sık acıkıyor olabilir, bebeğinizi sık sık emzirin ve bebeğinizi emzirirken siz de dengeli beslenmeye ve sık sık sıvı tüketmeye özen gösteriniz.
Bebek sizin vücudunuzdaki tüm vitamin, mineral ve kalsiyum desteğini alacağından sizin kendinizi beslemeniz gereklidir. Anne sağlıklı olmalıdır ki bebeğine fayda sağlayabilsin.

Bebeklerde özellikle ilk 6 aylık dönemde gaz sancıları çok sık görülür, bebek ayaklarını karnına çekerek ağlar. Bu durumda bebeğin gazını çıkartabilmek için beslenmesinde hava yutmasını engellemeye yardım edecek şekilde dikkat etmelisiniz, her beslenmeden sonra bebeğinizi omuzunuza yatırarak sırtını saat yününde ovarak gazını çıkartmaya çalışınız.


Bu sorunu sık yaşıyorsanız, çocuk doktoruna danışarak gaz sorunu için damla kullanabilirsiniz. Ancak bu durum genellikle 3 ay ya da 6 aya kadar devam edebilir. Daha sonra geçecektir.
Bebeğinize her gün ya da gün aşırı olacak şekilde banyo yaptırabilirsiniz. Yaz mevsiminde bebek her gün yıkanabilir. Tabii genellikle önce bebeğinizin göbeğinin düşmesini beklemenizde fayda vardır.

Her bebek farklıdır, bazı bebeklerin göbeği 3-4 günde düşerken bazı bebeklerin ise 10 günü bulabilmektedir, bu arada göbeğin bakımı da ihmal edilmemelidir.
Ancak bebeğiniz için kullanacağınız her ürünün sadece bebeklerin kullanımı için tasarlanmış olan ürünler olmasına özen gösteriniz.


Bebeğinizi mevsime uygun olarak giydiriniz. Ancak unutmayınız ki bebekler çabuk üşürler, özellikle de soğuğu en çok başlarından alırlar. Mevsime uygun şapka giydirebilirsiniz.
Bebeğin başının güneşten, soğuktan ve kulaklarının rüzgardan korunması da önemlidir.
Bebeği gereğinden fazla giydirmeyin, isilik olmasına neden olabilirsiniz. Sıcak havalarda fazla giydirmenize gerek yokken soğuk havada ise yelek, hırka gibi giysilerle koruyun ve kendi giysinizden bir kat daha fazla giydirmeye özen gösterin.
Kıyafetlerinin pamuklu olmasına ve cildini tahriş etmeyecek özellikte olmasına özen gösterin.


Unutmayın ki her bebek farklıdır, başka bebeklerle kendi bebeğinizi kıyaslayarak yersiz endişelere kapılmayın, anneliğin ve babalığın keyfini çıkartın.

Spor Yapmak - Turuncu Kasa


Turuncu Kasa




Cildi hassas bir şekilde temizler.Temizlemenin yanı sıra rahatlık hissi yaratarak yenilenmiş bir cilde sahip olmanızı sağlar.Aynı zamanda hassas ciltlerin günlük temizliğine uygundur.La Roche-Posay Effaclar Gel yağlı ve hassas ciltleri kirden ve sebumdan arındırır.İçeriğnde bulunan termal su sayesinde cildi yatıştırır ve hafifletir.İçeriğindeki formül cildin ph değerine uygundur.Sabun, renklendirici, alkol ve paraben içermez.Günlük kullanıma uygundur.Dermatologların testleri sonucu cilde rahatlık ve temizlik hissi verirken kesinlikle cildi kurutup pul pul görüntü vermez. Bu ürün uygun fiyatıyla Turuncu Kasa'da!
Posted: 08 Aug 2014 11:36 PM PDT
Spor Yapmak :



Spor yapmak sadece zayıflamak için değil hayatın her anlamında, sağlık için gereklidir.
Ancak günümüzde insanlar spor yapmaya vakit ve enerji bulamadıklarından şikayet edip dururlar.
Kilo sorunu yaşasanız da yaşamasanız da spor vücudunuz için gereklidir.

Spor salonlarına gitmek için para ve zaman ayıramıyorsanız, çevrenizdeki parklar ve işlek olmayan caddeler yürüyüş yapmanız için ideal olabilir.
Kendiniz, mümkünse doğada tempolu yürüyüşler yapabilirsiniz.



Spor yaparken ve yapmadan önce dikkat edilmesi gereken  bazı konular vardır;

*Öncelikle yaşınız, 40 yaşın üzerindeyse, aşırı kiloluysanız, kalp ve solunumla ilgili rahatsızlıklarınız varsa, şeker hastalığı gibi kronik rahatsızlığınız varsa, spor yapmadan önce mutlaka bir doktorun kontrolünden geçmeli ve yapacağınız spor konusunu danışmalısınız.
*Spor yaparken rahat edebileceğiniz spor ayakkabılargiymelisiniz.
*Spor sırasında bol bol sağlıklı sıvılar tüketmelisiniz ki özellikle suyu yanınızdan ayırmayın ve sık sık su tüketmeye özen gösterin.

*Spor yapmadan önce yemek yiyecekseniz en az bir saat önceden yemeniz gerekmektedir.
*Vücudunuzu aşırı zorlamayın, haftanın her günü spor yapmanız sizi yorabilir, haftada 3 günü dinlenmeye ayırın.
*Spor salonunda yapacağınız egzersizler için spor eğitmeni size yardımcı olacaktır, hazırlanan programın dışına çıkmamaya dikkat edin.


*Spor yaparken terleyeceğiniz için ter emici, hava alan, pamuklu giysiler tercih edin.
*Düzenli olarak spor yapmaya özen gösterin. Sağlıklı bir yaşam sürdürebilmeniz için spor ihmal edilmemelidir.
*Yürüyüş yapacaksanız, tempolu yürümeye dikkat edin.

*Spora başlamadan önce hafif hafif ısınma hareketleri yapmanızda da fayda vardır.
*Düzenli olarak bisiklete binmek, tenis ya da basketbol oynamak gibi hobiler de edinebilirsiniz.

Ayrıca çocuklarınızı da ilgilenebilecekleri sporla ilgili hobilere yöneltebilirsiniz.

Çanta Seçerken Dikkat


Turuncu Kasa



Çanta Seçerken :

Kadınların pek çoğu için çanta ve ayakkabı bir tutkudur.
Pek çok çanta alabilirsiniz, ama her zaman beğenerek kullanmaz, dolabın bir köşesinde modasının geçme vaktini bekler.

Çanta seçerken biraz özenli davranırsanız hem daha şık ve güzel görünebilecek bir aksesuar hem de işlevsel olarak daha kullanışlı bir çantanız olabilir.



Örneğin kendini minyon yapıda bir kadınsanız, küçük çantalar ya da orta boylu çantaları kullanabilirsiniz, ancak omuza çapraz asılan çantaları tercih etmemelisiniz.

Genellikle hobo olarak adlandırılan, hilal yapısına benzeyen çantaların kısa saplı olanlarını tercih edebilirsiniz.
Biraz daha dolgun bir vücut yapınız varsa doktorların eskiden kullandıkları kutuya benzeyen tipteki çantalar size çok yakışacaktır. Dolgun ve kıvrımlı hatlar ancak orta boy biriyseniz büyük çantaları tercih ediniz.




Boyu uzun olan kadınlar ise tote olarak adlandırılan tarzdaki çantaları tercih ederlerse daha şık bir görünüm yakalayabilirler .Elinizde taşıyacağınız şekilde kısa saplı ve yuvarlak tipteki çantaları tercih etmelisiniz. Elinizde taşıdığınız çanta ile çok hoş görünebilirsiniz.


İnce yapıda iseniz omuzunuza çapraz olarak asabileceğiniz orta boylu çantalar, hem spor hem de çok şık duracaktır, ancak geniş basenlere sahip olan kadınlar böyle çantaları tercih etmemelidirler.

Eğer üst kısmınız zayıf, ancak basen, kalça kısmınız geniş yapıda ise portföy ya da zarf şeklinde olan çantaları elinizde ya da kolunuzun altında taşıyabilirsiniz. Tabii çantayı kıyafetinize göre spor ya da gece çantası olarak seçebilirsiniz.Zarf çantaların spor olanları ve gece kullanımı için olanları vardır.



İri bayanlar ise sade çantaları tercih etmeldirler, Kanvastote olarak adlandırılan çantalar ya da hobo dediğimiz çantalar sizin daha şık ve hoş görünmenize yardım edebilecektir.



Çantanızı gece kullanacaksanız, abiye kıyafetinize uygun bir çanta alacaksanız, telefon , mendil ve birkaç parça makyaj malzemenizi koyabileceğiniz kadar büyük olması yeterlidir.
Günlük kullanım için aldığınız çantanızın bir kaç gözü olması ve fazladan bir kaç parça daha eşyanızı taşıyabileceğiniz büyüklükte olması da işinizi kolaylaştıracaktır.
Ayakkabınızla aynı renk olmasa da aynı tarz olarak seçeceğiniz çantayı kullanmalısınız.

Bebeklerde iştahsızlık


Turuncu Kasa



Uzun, gür kirpiklere sahip olmak özellikle bayanların en büyük isteğidir. Kadınların yüzünü güldüren bu kampanya kaçırılmaz bir fırsat! Daha uzun kirpikler, daha anlamlı bakışlar için bu ürün indirimli fiyatı ile Turuncu Kasa'da!
Posted: 11 Aug 2014 11:12 PM PDT
Bebeklerde iştahsızlık :


Bebeklerde iştahsızlık önemli bir sorundur.
Genellikle ilk 6 ay meme emen bebeklerin bazıları daha sonraki dönemde katı gıdalara karşı isteksiz olabilirler.

Bebekler, özellikle ilk 12 ay çok daha hızlı kilo alırlar daha sonraki dönemde ise kilo alımı biraz daha yavaşlar bu durumda anneler telaşa düşerler oysa bazı bebekler zaten yeteri kadar yiyordur. Bazen gerçekten iştahsız olan ve kilo alımı yavaşlayan ya da duran bebeklerin yanı sıra bazen de durum sadece evhamdan ibaret olabilir.

Bazen bebekler ne kadar yese de anne daha fazlasını yemesini bekliyor olabilir.
Bebeğinizin gün içerisinde yediklerini çeşit ve miktarlarını 3-4 gün boyunca not ederek doktorunuza iştahsızlık sorunu için danışmanızı tavsiye ederiz.


İştah kaybının en sık karşılaşılan nedeni demir eksikliği,kansızlık sorunu olabilmektedir.
Bunun için doktorunuz tahlil yaparak eğer eksiklik görürse uygun ilaçlar ve et, yumurta gibi besleyebileceğiniz gıdalarla bebeğinizin bu sorununa yardımcı olabilir. Bebeğin daha fazla demir alabilmesi için vereceğiniz demir ilaçları ya da demir yapıcı besinlerle birlikte ve yakın zamanlarda bebeğe süt ve süt ürünleri içeren gıdaları vermemelisiniz, Kan ilacı verdikten sonra en az 2 saat kadar bekledikten sonra süt ürünü verebilirsiniz. Böylece en fazla etkiyi sağlayabilirsiniz. Ayrıca demir eksikliği sorunu olan çocuklara siyah çay da vermemelisiniz.

Diğer bir iştahsızlık nedeni de çinko eksikliğinden kaynaklanıyor olabilir. Bağırsak parazitleri, kabızlık gibi sorunlarda bebeğinizin iştahını etkileyebilir.


Doktorunuz yapacağı bazı tetkiklerle bunu saptayarak ona uygun bir tedavi uygulayabilir.
Ancak bazı bebeklerin damak zevkleri oldukça farklıdır, yeni yemekleri, değişik tatları almak istemeyebilirler.
Bu durumda bebeğe sabırla yanaşmak biraz ara vererek tekrar aynı yiyeceği biraz tattırmaya çalışmak etkili olabilir. Ancak yemek istemiyorsa zorlamayın, ters etki yapabilir.

Örneğin yemek istemediği pilavı daha sonra farklı yemek suları bezelye ya da yaşına uygun farklı yiyeceklerle süsleyerek tekrar vermeyi deneyebilirsiniz. Farklı sunumlar bazen hoşuna gidebilir. Bir gün iki kaşık yerken birkaç gün sonra yemek isteyeceği miktarı arttırabilir.




Bebeğinizi beslemeden önce uykusuz ve huzursuz olmadığı zamanları tercih etmelisiniz.
Ayrıca pek çok bebek diş çıkarma döneminde de yemekleri reddedebilir, bu nedenle deneyeceğiniz yiyecekleri birkaç gün aralıklarla tekrar deneyerek bebeğinize sunabilirsiniz.

Bebek bir yaşından sonra kendi yemek de isteyebilir, bunun için de ona fırsat verebilirsiniz, siz verdiğinizde almadığı bir yiyeceği kendi başına yemesi hoşuna gidebilir.
Bebeğin gün içerisinde yeterli gıdayı almasına, günlük vitaminlerini, proteini alabilmesi için sağlıklı öğünler hazırlamaya ve mümkün olduğunca iştahını kesebilecek abur cubur türü yiyeceklerden uzak kalmasına yardımcı olunuz.



Bebeklerinizi ilk 6 ay sadece anne sütü ve 2 yaşına kadar da ek besinlerle birlikte anne sütüyle beslemeye ve anne sütü almadıkları dönemde de yeteri kadar süt içirmeye özen gösteriniz.
Unutmayın alışkanlıklar küçük yaşlarda kazanılır.