5 Aralık 2014 Cuma

WEBKAYNAĞI | Sadece Bir Blog Değil : Eğitimle İlgili Etkili Sözler

WEBKAYNAĞI | Sadece Bir Blog Değil : Eğitimle İlgili Etkili Sözler: Gerçek eğitim, ancak ve ancak bilimin siyasallaşmadığı alanlarda yapılabilir. - Kenan AY Eğitim, sonuçlarını savaş yada barış olarak gösteri...

24 Eylül 2014 Çarşamba

Instagram Fotoğrafları Bloga Nasıl Eklenir?


Blog Hocam - Daha İyi Bloglar İçin



Bu yazı murat-aktas.com'un sahibi Murat Aktaş tarafından Blog Hocam için yazılmıştır.   Instagram, şüphesiz sosyal medyanın en çok rağbet gören fotoğraf paylaşım sitesi. Eğer bir blogunuz varsa (özellikle fotoblog) ve sıkı bir instagram kullanıcısı iseniz fotoğraflarınızın blogunuzda görünmesini istemeniz gayet doğal. Instagram yakın zamanda bu konuda bir adım attı ve bünyesindeki fotoğraf ve videoları yerleştirme (embed) kodları ile kullanılabilir hale getirdi. Fakat gelin görün ki bunu ancak tek bir fotoğraf için yapabiliyorsunuz. Yani instagram'ın ana akışındaki gibi ızgara şeklinde fotoğraflarınızı yanyana dizemiyorsunuz.   Kullanacağımız araç; Snap Widget ve tam da bu sorunu bizler için çözülebilir hale getiriyor. Öncelikle online siteye gidiyoruz. Karşımıza aşağıdaki gibi bir form çıkacak.   - Username (#1) kısmına blogumuzda fotoğraflarını sergileyeceğimiz kullanıcının adını giriyoruz. İsterseniz kullanıcı adı yerine sadece belirli kelimelerden...

[ Yazının devamını okumak için başlığa tıklayın ]

19 Eylül 2014 Cuma

Hızlı Yemek Yemenin Zararları




HIZLI YEMEK YEMENİN ZARARLARI


Hızlı yemek yemenin kilo aldırdığını, hemen hemen hepimiz duymuşuzdur. Ya zaman kısıtlılığından ya da farkında olmadan hızlı yemek yeriz.  Bu şekilde yemek yemenin sayısız zararı vardır.
Yapılan çalışmalar, hızlı yemek yiyenlerin, yavaş yiyenlerden daha fazla şişmanladığını ya da daha zor kilo verdiğini göstermektedir.



Maalesef kansere bile neden olabilecek, hızlı yeme alışkanlığının mideye verdiği zarar oldukça fazla.
Vücudumuzun çalışma sistemi aslında kusursuzdur.  Örneğin, midedeki doyma hissinin beyne iletilmesi, 20 dakika gibi bir süreyi bulur. Biz bu süre içerisinde, doymuş dahi olsak, açlık sinyali açık olduğundan, yemeye devam ederiz. Oysaki yemeğimizi bu 20 dakikalık süreye yaydığımızda, çok daha az yemekle doyabildiğimizi görebiliriz.

Hızlı yeme sonucu, yiyecekleri çiğnemeden yutarız. Bu ise, besinlerin hazmedilme sürelerini artırır. Organlarımız, bu hazmetme işlemi sırasında yorulur ve mide ağrıları, ülser veya gastrit gibi rahatsızlıkları meydana getirir.



Açılan fast food dükkanları, değişen yeme-içme alışkanlıkları, özendirilen hazır gıdalar, beslenme alışkanlıklarımızı değiştirdi. Hamburger çılgınlığı, çoğu insanı sardı. Yemek yeme kültürümüz de değişti. Özenerek hazırlanan sofralar, uzun sohbetler eşliğinde yenen yemekler ve bundan alınan keyfin yerini; hızlıca ve özensizce yenen yemekler aldı.



Hızlı yeme alışkanlığı, tüm hayatımızı etkileyecek olumsuzluklara yol açar. Yemeği yavaş yediğimizde, daha fazla tat aldığımızı hissederiz. Mide ağrılarından ve şişkinliklerden kurtuluruz. Yemenin tadına vardığımız için de, hayatımızdan sağlıksız şeyleri çıkarmak isteriz. Daha sağlıklı, daha biçimli ve güçlü bir bedene sahip oluruz. Bu psikolojik olarak da kendimizi daha iyi hissetmemizi sağlar.

Yavaş ve sağlıklı yeme alışkanlığı ile hayat kalitemizi artırabiliriz. Daha güçlü, daha özgüvenli bireyler olma yolunun, sağlıklı bir yaşamdan geçtiğini unutmamalıyız.

Sonbahar Modası



Sonbahar Modası :



Bu sonbahar kendinizi yenilemeye ne dersiniz.
Özellikle de yazın tatile gidemeyenler için, para ayırmak biraz daha kolay olabilecektir.
Biraz alışveriş ve kişisel bakımla, sonbaharda sıklıkla görülen depresyondan da korunabilirsiniz.

Öncelikle mevsime uygun olarak kızıl, bakır, altın sarısı tonlarını saçlarınızda deneyebilir ve farklı kesimlerle de saçlara hava verebilirsiniz.

Farklı stillerde deneyebileceğiniz saç örgüleri de bu sene yine çok moda.
Topuzlarda, ikili  ya da tekli olarak kullanabileceğiniz  örgü saçlar sizi daha romantik bir havaya sokabilir.



Ayrıca bir diğer trend de ıslak görünümlü saçlar da sonbahara damgasını vuracak.
Bu sonbahar ve kış makyajında da doğallık moda olacak. Kirpiklere yoğun, gür ve uzun gösteren hava verecek rimelleri de kullanabilirsiniz.

Turuncu Kasa'da bulunan, kirpiklerinizi uzun göstermeye yardım edebilecek Jane Iredale maskara kadınlar tarafından çok beğenilmektedir.

Cildinize yakın renk ve yakışacak tonlarda yapacağınız, çok hafif makyajla oldukça hoş görünebilirsiniz.



Bu sene deri gözde olacak deri ceketler ve çizmelerle şıklığınızı tamamlayabilirsiniz.
Dolgu ve platform topuklar, ayakkabılardaki hayvan, ya da leopar desenleri de bu sonbaharın modası. 


Çizmelerin diz üstüne kadar ve çorap şeklinde olanları da bu sene moda olacak
Ancak gece ve özel günlerde ince topuklu ayakkabılarla seksi görünebilirsiniz.

Kışlıklarınızda yer alacak kürk ya da yün detayları şıklığınızı tamamlarken bluz ya da eteklerinizdeki dantel detayları da havalı duracaktır.

Ayakkabılarınızda da tüy,yün ve püskül detaylarını kullanabilirsiniz.




Devetüyü ve gri tonları ve ekoseler sonbaharın moda ve vazgeçilmez renklerinden olacak.

Bu senenin bir diğer modası da kadife elbiseler olacak, genellikle siyah, gri ve lacivert tonlerındaki elbiseler, farklı formlarda tercih edilebilecek.

12 Eylül 2014 Cuma

Okula Hazırlık ve Okula Motivasyon Yolları




OKULLAR AÇILMADAN ÖNCE MOTİVASYON OLMA YOLLARI


Uzun bir yaz tatilininardından okullar açılmak üzere. Çocuklar, tatillerini, oyun oynayarak, dinlenerek geçirdiler ve zamanlarını böyle geçirmeye alıştılar.

Geri sayıma başlarken, hem velileri hem de çocukları tatlı bir telaş sardı. Aileler, çocuklarıyla birlikte, okul alışverişlerine çıkmaya başladılar.


Yazın rahatlığa alışan çocuklar, yeniden disiplin ve düzen dönemine girmeye zorlanacaklardır. Bu yüzden, çocuklara okula başlama konusunda motivasyon sağlamak oldukça önemlidir. Motivasyon sağlama konusunda velilere de düşen görevler vardır. Okullar açılmadan önce, çocukların ruhsal sorunları ve sağlık problemleri varsa, çözüme kavuşturulmalıdır.

Okula gitme konusunda istekli olmayan çocuklara, arkadaşlarıyla geçirdiği iyi vakitler hatırlatabilirsiniz. Okul alış verişini son dakikalara bırakmayın ve mümkünse alışverişe beraber çıkın. Yeni kıyafetler ve kırtasiye malzemeleri almak, çocuğunuzu okula gitme konusunda heveslendirebilir.

                                     

Okul ve yemek düzeninizi yeniden düzenleyin. Kahvaltı saatlerinizi çocuğunuzun okul saatine göre ayarlayın. Böylece, okullar açıldığında, yeni düzenine alışmakta zorlanmaz. Eğer televizyon ve bilgisayar başında vakit geçirme alışkanlığı edinmişse, bunların yerine başka aktiviteler koymaya çalışın. Kitap okumayı sevmesini sağlayın. Gerekirse, evinizde kitap okuma saatleri belirleyin ve çocuğunuzla birlikte, siz de kitap okuyun.
Ev içinde de aile bireylerinin de uyacağı, kurallar belirleyin. Bu çocuğunuzun, okuldaki disipline daha kolay uyum göstermesini sağlar.

İyi öğrenmenin başında, sağlıklı uyku gelir. Tatilde esnek olan uyuma ve kalkma saatleri, okul döneminde çocuğu zorlayabilir.  Aynı saatte yatıp, kalkma alışkanlığını yeniden kazanmasına yardım edin. Uykuya dalması için, seveceği şeyler yapın ve huzurlu olmasını sağlayın.

                                         

Çocuğunuzun arkadaşlarıyla vakit geçirmesini sağlayın, okulunu ve öğretmenlerini ziyaret edin. Bu çocuğunuzun, okula başladığında ortama ve arkadaşlarına karşı yabancılık çekmesini engelleyecektir.

Çocuğunuza sorumluluk kazandırmaya çalışın. Örneğin beslenme çantasını ve okul çantasını, bir gece önceden hazırlamayı, alışkanlık haline getirsin. Eve geldiğinde siz yoksanız, neler yapması gerektiğini anlatın. Çocuğunuzu cesaretlendirerek, kendine güvenmesini sağlayın.

Çocuğunuzun kaygılarını ve duygularını, muhakkak dinleyin ve onu önemsediğinizi gösterin. Okulla ilgili, arkadaşlarıyla veya öğretmenleriyle ilgili bir sorunu olduğunda, okul idaresiyle ya da rehberlik öğretmeniyle görüşmeyi deneyin.

Çocuğunuzu, öğretmeniyle korkutmayın. Öğretmenini sevmesini sağlayın. Bu çocuğun başarısını artıran, en önemli faktörlerden biridir.

Okul hayatının, çocuğunuzun geleceğini etkileyeceğini unutmayın.



Kansızlık Sorunu



KANSIZLIK SORUNU


Kansızlık çoğu zaman önemsenmese de toplumun genelinde ve her yaş grubunda görülen bir rahatsızlıktır. Ne kadar önemsenmese de kansızlık yaşam kalitesini oldukça fazla etkiler.

Kansızlık, demir eksikliğinden b12 vitamin eksikliğinden ve folik asit eksikliğinden meydana gelebilir. Gebelik, emzirme, büyüme gelişme gibi ihtiyacın arttığı durumlarda demir eksikliği görülebilir.


Düzensiz adet kanamaları,  vejetaryen tipi beslenme,  çay ve çok fazla tahıl tüketimi, aspirin ve benzeri ilaç kullanımı,  buz, kil ve toprak yeme alışkanlıkları da demir eksikliğine yol açar. Demir eksikliği, saçlarda dökülme, tırnaklarda kırılma, halsizlik ve yorgunluğa yol açabilir. Demir eksikliğinden kaynaklanan kansızlık, en fazla kadınları ve çocukları etkilemektedir. Demir eksikliği olan çocuklarda, yürümede, oturmada, konuşmada gecikme ve öğrenmede güçlük görülebilir.

Et, balık ve süt ürünlerinden uzak beslenmek ise, B12 eksikliğine yol açmaktadır. B 12 eksikliğinde,  halsizlik ve yorgunluk, dengesizlik, idrar tutamama, iştahsızlık, duygu değişimleri, sinir hali gibi olumsuzluklar ortaya çıkar.


Folik asitin az olduğu durumlarda da kişilerde, yorgunluk, halsizlik, nefes darlığı ve solgunluk görülebilir. Folik asit en çok yapraklı yeşil sebzelerde,  yumurtada, ceviz, badem, fındık gibi yemişlerde, baklagillerde ve tohumlu gıdalarda bulunur.

Kansızlık, okul ve iş verimini etkiler. Yorgunluğa, üşümeye, çarpıntıya, halsizliğe, hatta ağlama krizlerine ve daha birçok olumsuzluğa yol açar.

Öncelikle kansızlığın neden olduğu durum saptanmalıdır. Kansızlık sorunu önemsenmeli ve eğer doktor ilaç verdiyse, kullanılmalıdır.

Yapılması gereken en önemli şey, tek yönlü beslenme alışkanlığından vazgeçmektir. C vitamini yönünden zengin olan gıdalara muhakkak yer verilmelidir. Çay ve kafein tüketimi azaltılmalıdır. Kadınlarda adet dönemlerinde fazla kanama oluyorsa, muhakkak bir kadın doğum uzmanına görünülmelidir.

Kırmızı et, kuru baklagiller, kuru meyveler, sakatat, yeşil yapraklı sebzeler ve pekmez tüketmeye çalışılmalıdır. C vitaminin demir emilimini artırdığı da unutulmamalıdır.



Kırmızı et, karaciğer, deniz ürünleri, fındık, kuru meyveler, yeşil yapraklı sebzeler, brokoli, yumurta sarısı, tahıllar demir yönünden zengin besinledir.

Kansızlık çocuklarda görüldüğünde; büyümede gerilik, fiziki aktivitede azalma, daha sık hastalanma ve dikkat dağınıklığı görülür.

Hamilelerde görüldüğünde; bebek ölümleri, düşük kilolu bebek doğurma riski, erken doğum riski, vücut direncinde düşme gözlemlenir.

Yetişkinlerde görüldüğünde ise;  sürekli yorgunluk ve halsizlik hissi, iş gücünde azalma ve hastalıklara sık yakalama meydana gelir.


Kansızlık, insan hayatını oldukça önemli bir biçimde etkiler. Kesinlikle ciddiye alınmalıdır. Beslenmemize dikkat ederek ve düzenli doktor kontrollerinden geçerek, sağlığımız koruyabiliriz.

9 Eylül 2014 Salı

Spor Dünyası: İzlanda Türkiye Maçı - Euro 2016

Spor Dünyası: İzlanda Türkiye Maçı - Euro 2016: İzlanda - Türkiye Maçı 2016 Avrupa şampiyonası A Grubunda yer alan A milli takımızı izlanda önüne çıkıyor. Maç Show tv ekranlarından saat ... Devamı >>>

31 Ağustos 2014 Pazar

CEP TELEFONLARININ ZARARLARINDAN NASIL KORUNURUZ ?




CEP TELEFONLARININ ZARARLARINDAN NASIL KORUNURUZ ?


Toplumun hemen her kesiminin elinde bulunan cep telefonları,  günlük yaşantımızın, vazgeçilmez alışkanlığı haline gelmiştir.  Artık zamanımızın, büyük çoğunluğunu, cep telefonlarımızla geçirir duruma geldik.

Eskiden telefonlarımızı, sadece iletişim kurma amaçlı kullanırdık. Günümüzde ise, üst modelinin çıkma hızına yetişemediğimiz akıllı telefonlarla, istediğimiz her şeyi yapabiliyoruz. Sosyal medya sitelerinde paylaşımda bulunabiliyor,  film izleyebiliyor ve daha birçok şey yapabiliyoruz.


Peki, hayatımızın, bu denli vazgeçilmez parçası haline gelen cep telefonları, düşündüğümüz kadar masum mu?
Elimizden hiç düşürmediğimiz,  cep telefonlarının zararları, oldukça fazladır. Cep telefonundan yayılan mikrodalga radyasyonlar, maalesef beyin hücrelerinin ölmesine yol açıyor.  Telefonu kulağımıza koyarak kullandığımızda ise,  bu oranın daha yüksek olmasına sebep oluyoruz. Bu dalgaların; görüş alanında azalma meydana getirdiği,  hafıza zayıflaması ve işitme kayıplarına neden olduğu, erkeklerde sperm sayısının azalmasına yol açtığı, kadınlarda düşük riskini tetiklediği, bağışıklık sisteminde zayıflamaya yol açacağı, yorgunluk hissi uyandıracağı saptanmıştır.


Daha sayamayacağımız birçok olumsuzlukların en önemli etkeni, cep telefonun kullanım süresi ve vücuda yakınlığıdır. Ancak bu durum, telefon üreticileri için önemli olmaz iken, cep telefonu kullanıcıları için de maalesef çok da önemli olmamaktadır.

Cep telefonlarından elbette vazgeçemeyiz. Ancak, bilinçli kullanıcılar olabiliriz. Cep telefonlarının, zararlarından kaçınabilmek alabileceğimiz bazı önlemler bulunmaktadır.



Öncelikle alacağımız ilk önlem, cep telefonlarını, çocuklarımızın oyuncağı haline getirmemektir.  Şu sıralar sık sık rastladığımız bir durum, anne babaların, oyalanmaları için, çocuklarının eline tutuşturdukları cep telefonlarıdır. Cep telefonlarını, çocuklarımızdan kesinlikle uzak tutmalıyız. Ve gelişim çağındaki, çocuklarımızın da acil durumlar dışında cep telefonu kullanmalarına izin vermemeliyiz.

Hamilelikte de gerekli olmadıkça, cep telefonlarından uzak durulması gerekmektedir.  Cep telefonun, vücudumuzdan olabildiğince uzakta taşımalıyız. Geceleri uyurken, kesinlikle telefonu, yastığımızın altına koymamalı ve kapatma alışkanlığını edinmeliyiz.


Cep telefonlarımızı, petrol istasyonlarında ve hastanelerde kullanmamalıyız.  Aradığımız numara düşmediğinde, ısrar etmemeliyiz. Çünkü her aramada elektrik yüklemesine maruz kalırız.  Çevreye dağılan radyasyon, en çok telefon ilk çaldığı anda yoğunlaşır. Bu yüzden telefon çaldığında, hemen açıp, kulağımıza götürmemeliyiz.

Yolculuk sırasında, asansör ve otomobil gibi dar ve kapalı alanlarda, cep telefonu ile görüşme yapmamaya dikkat etmeliyiz. Telefon görüşmelerimizi, mümkün olduğu kadar kısa tutmaya özen göstermeliyiz.  Konuşurken, kulaklık kullanmaya çalışmalıyız.

Belki cep telefonunun zararlarından, tamamen korunamayız, ama bazı ayrıntılara dikkat ederek, bu zararları en aza indirgeyebiliriz.

2015 ÖSYM SINAV TAKVİMİ

Egitim Haberleri - Haberler: 2015 ÖSYM SINAV TAKVİMİ: Sıra  Sınavın Adı  2015 Sınav Tarihi  1.  Jandarma Okullar Komutanlığı Jandarma Astsubay Temel Kursu Giriş Sınavı  2015... Devamı >>>

25 Ağustos 2014 Pazartesi

Çiçeklerin Anlamları



ÇİÇEKLERİN ANLAMLARI


Hayatımızı güzelleştiren, renk katan eşsiz doğa güzellikleridir; çiçekler. Kimisi rengiyle, kimisi şekliyle, kimisi de mis gibi kokusuyla gönlümüzü fetheder.

Çoğumuz, çiçekleri evimizde yetiştiririz. Bizi anladıklarını düşünerek, özenle bakarız.  Her çiçeğin, bakımı farklıdır. Kimisi Güneş ışığını sever, kimisi gölgede büyür. Bu anlamıyla adeta, kendi yaşam biçimlerini yaratıyor gibidirler.

Sevdiklerimizin özel günlerinde veya yeni işe giren bir arkadaşımıza çiçek gönderdiğimizde,  onların kendisini özel hissetmelerini sağlarız. Aynı şekilde, bize de birisi çiçek gönderdiğinde, çok mutlu olur ve kendimizi çok özel hissederiz.

Birçok sebepten dolayı, çiçeklerin bizim hayatımızdaki yeri çok önemlidir. Bunun yanı sıra, çiçeklerinde kendi dünyaları ve kendi dilleri vardır. Ve belki de bize anlatmak istedikleri…

Her çiçeğin kendine ait özellikleri vardır. Mesela beyaz gülün, masumiyeti ifade ettiği bilinir. Bizler beyaz rengi, her zaman saflığın simgesi olarak düşünmüşüzdür. İşte bu yüzden de beyaz gül, bizim için saflığın, masumiyetin, temizliğin temsilcisi olmuştur.


Kırmızı rengi zihnimizde, hep aşka ve tutkuya çağrışım yapar. Bu yüzden de kırmızı gül, aşkın simgesi olmuştur. Çoğu romantik aşık, sevgilisine kırmızı gül vererek, duygularını ifade etmeye çalışmıştır.


Pembe gül, arkadaşlığa, samimiyete ve dostluğa işaret eder. Genellikle, mutluluk ve neşenin simgesidir.
Beyaz karanfil, masumluğa; pembe karanfil, içtenliğe ve kırmızı karanfil, sevginin dostça yaşanmasına işaret eder. Sarı karanfil, hüznün ve ayrılığın simgesi haline gelmiştir.


Sevdiğimiz insana bizim için ne kadar değerli ve özel olduğunu anlatmanın en güzel yolu, orkide çiçeğini armağan etmekten geçer.  Kokusuyla da beğenilen orkide zarafetin simgesidir.

Menekşe ise alçakgönüllülüğün ve sadeliğin yansıması gibidir. İçtenlik ve sadakati, genellikle menekşe çiçeği ile ifade etmeye çalışırız.


Sevginin ve aşkın çeşitli anlamlarını, lale ifade eder. Renklerine göre, kırmızı lale aşkın, pembe lale anlayışın, alacalı lale ise kişisel anlamları içinde taşır.


Nergis çiçeği, seçkinliğin, asaletin ve saygının temsilcisidir. Üst statüden birisine hediye sunmanın en güzel aracıdır.


Papatyalar, umudun, temizliğin ve saf bir kalbin temsilcisidir. Ve sevdiklerimize sunacağımız, en güzel çiçeklerden biridir.


Daha burada sayamadığımız birçok çiçeğin, kendine özel anlamı vardır. Hangi anlamı taşırsa taşısın, çiçekler bizim için çok değerlidir.


14 Ağustos 2014 Perşembe

Saç Renkleri




    Diadermine High Tolerance Arındırıcı Tonik 200 ml, şimdi uygun fiyatıyla Turuncu Kasa'da!
    Parabensiz, silikonsuz, parfümsüz bitkisel özlü yapıya sahiptir.
    Hassas ve düşük toleranslı ciltlerde yüz, göz ve dudaklar için kullanıma uygundur.
Posted: 05 Aug 2014 11:09 PM PDT
Saç Renkleri :


Saçlarınızı boyatıyorsanız ama bir türlü istediğiniz görünümü elde edemiyorsanız, belki de yanlış renk saç kullanıyor olabilirsiniz.
Bazı kişiler bazı renkler konusunda takıntılıdırlar. Kendilerine yakışıp yakışmadığını önemsemeden bazı renklerde ısrarcı davranabilirler.

Oysa herkesin biraz değişime ve kendine en yakışacak saç rengini bulmaya ihtiyacı vardır.
Genellikle beyaz tenli iseniz birçok renk teninize yakışabilir, ancak açık renk ciltlerde pembemsi, sarımsı ve soluk, ya da fazla beyaz olabilir, bu durumda örneğin sarı saçlar soluk tenli bir kişi de hastalıklı ve yorgun bir ifadeye neden olabilmektedir.



Ayrıca göz renginiz de saç renginizi belirleyebilmek için bir etken olabilmektedir.
Ancak ten renginiz çok esmerse sarı tonlarından mümkün olduğunca uzak durmalısınız.
Koyu renkli ciltlerde, genellikle kahve tonları, kızıl tonları güzel durmaktadır, çok esmer değilseniz siyah saç da kullanabilirsiniz, ancak esmerliğiniz fazlaysa siyah saç sizi daha sert bir ifadeye büründürebilir.



Sarı ve soluk cilde sahip olan kişiler de kızıl, bakır ve sıcak kahve tonlarını kullanarak yüzüne daha canlı bir görünüm vermeye yardımcı olabilirler.
Ten renginiz pembemsi ve beyaz ise birçok renk size yakışacaktır, o zaman göz renginizi ortaya daha fazla çıkartacak ya da daha rahat kullanabileceğiniz renkleri seçebilirsiniz.

Saçlarınızı boyatırken yaz aylarında denizde ve sık alınan duşlar nedeniyle kolayca akacak kızıl tonlarını boyamayı sonbahara doğru erteleyebilirsiniz.
Kuaförünüze de renk konusunda danışabilirsiniz.



Bir kişiye yakışan saç başka bir kişi de aynı durmaz, rengi taşıyabilmek için saçlarınızın yapısı, bakımı ve saçla kullanacağınız makyajı da özenle seçmelisiniz. Saçlarınızın rengini ünlü kişilere bakarak seçerek bazen hayal kırıklığı yaşayabilirsiniz, sürekli özel işlemlerle dolgun ve parlak olan saçlar ve uygun bir makyajla harika görünen kişilerde özendiğiniz saç, eğer sizin saçlarınız yıpranmış, bakımsız ise makyajınıza fazla özen göstermiyorsanız aynı şekilde durmayacaktır.

Saç renginizi seçerken bütün bunları düşünün, ancak ara sıra yenilenmek emin olun size çok iyi gelecektir. Farklı bir saç rengi ile eşinize ya da sevgilinize küçük bir sürpriz yapın. 
Beğenmediğiniz saçın rengini hemen değiştirmek saçlarınızı yıpratacaktır, bu nedenle seçeceğiniz renk konusunda özenli davranın.
Saç renginizi değiştirmeye cesaret edemiyorsanız saçlarınıza gölgeler ya da balyajlar attırarak da farklılık yakalayabilirsiniz.



Siyah ve koyu kızıl tonlardaki saçlara uygulanacak kırmızı balyajlar, yıkandıkça bakır tonlarına dönebilir, bu da size farklı renkleri deneme fırsatı sunacaktır.
Kahve tonlarında ise altın parıltılar, sarı tonlarda ise daha açık sarı tonlarda gölgeler hoş durabilir.
Saçlarınıza düzenli olarak bakım yaparak ve boyalı saçlara özel ürünleri kullanarak rengini uzun süre korumaya yardımcı olabilirsiniz.

Makyaj Hataları


Turuncu Kasa


Makyaj Hataları :



Makyaj yapmamızın nedeni güzel ve çarpıcı görünmektir, değil mi?
Oysa pek çok kişi makyajlarında yaptığı hatalar nedeniyle güzelleşmek yerine daha kötü bir görünüme bürünebiliyor.

Makyaj, yüzümüzdeki güzel bölgeleri vurgulamak ve beğenmediğimiz kusurları, bölgeleri kapatmak için yapılır.
Öncelikle cildinizin güzel, düzgün ve kusursuz görünmesi önemlidir.
Makyaja başlamadan 5-10 dakika kadar önce cildimizi nemlendirmek son derece önemlidir, bu sayede makyajın cildimizde dağılmadan, pul pul olmadan durmasını sağlamış olursunuz.



Cildinizdeki lekeleri, sivilce ya da yara izi gibi bölgeleri kapatmak için kapatıcı formundaki ürünleri tercih edebilirsiniz. Önce kapatıcı ürün sorunlar üzerine uygulanır ve tam olarak yedirilmez. Üzerine uygulayacağınız fondöten ile kusurlarınız daha güzel ve düzgün bir şekilde kapanmış olur.
Seçeceğiniz fondöten cildinize yakın bir tonda olmalı aksi halde boyun ve yüzünüz arasında oluşan renk farkı çok kötü görünecektir.

Fondöten seçerken mümkünse çene, boyun ya da bileğiniz de deneyebilirsiniz.  Süreceğiniz fondöteni yeteri kadar kullanmalısınız, fazla kullandığınızda ciltte kalıp bir maske etkisi yaratabilirsiniz.
Kapatıcıları fondöten üzerine uygulama hatasını yapmayınız.
Göz altlarınıza uygulayacağınız kapatıcı fondöteninizden 1-2 ton açık olmalıdır, aksi halde göz çevreniz beyaz ve kötü görünebilir.


Ardından kullanacağınız allık ve rujun renklerinin birbirine uyumlu olmasına özen gösteriniz.
Örneğin pembe tonundaki allığınıza kahve tonlarında ruj uygulamayınız. Pembe tonlardaki allığınıza yine pembe tonlarda ruj, bronz allığa kahve, şeftali tonlarda ruj tercih ederek makyajınız da mükemmelliği yakalayabilirsiniz.

Dudaklarınıza ruj uygulamadan önce hafifçe pudra ya da fondöten uygulayarak daha kalıcı olmasını ve dudak çizgilerine dolmasını önlemeye yardımcı olabilirsiniz.
Dudaklarınızı rujunuzla aynı renk ya da dudağınızın doğal tonunda olan bir kalemle çerçeveleyiniz.
Dudak kalemini taşırmadan, doğal çizgisi üzerinde uygulamaya özen gösteriniz.

Allık ve rujunuz aynı parlaklıkta olmamalıdır. Allık seçiminiz ışıltılı, parlak ise rujunuzun mat olması önerilir. Ya da parlak, ışıltılı bir ruj kullanacaksanız, mat tonlarda allık seçmelisiniz.
Allığı elmacık kemiklerinize çok abartmadan, yüzünüze sağlıklı ve canlı bir ışıltı kazandırmaya yardımcı olacak şekilde allık fırçası yardımı ile uygulamalısınız.



Gözünüzde eye liner kullanmak isterseniz, fazla kalın uygulamamalı, içeriden dışarı doğru çekmelisiniz.
Yıllardır bilinen bir şey de göz makyajınız koyu renkli ise dudak makyajınız açık renklerde ya da tam aksi olarak çarpıcı ve koyu renk rujlarla daha doğal ve açık tonlarda göz makyajı yapmalısınız.

Kirpiklerinize rimel uygularken kirpiklerin tek tek ayrılmış durmasına özen gösteriniz. Topak topak olmuş kirpikler kötü görünür.
Makyajınızı sıcak havada ya da uzun süre tazeleyemeden kullanacaksanız rimel ya da kalemin gözlerinizin altına sorunu ile karşılaşabilirsiniz, böyle durumlarda alt kirpiklere ve kirpik diplerine rimel ya da kalem uygulamayın.



Kaşlarınız da ihmal edilmemelidir, seyrek kaşlarınızı kaşkalemleri ile belirginleştirebilirsiniz. Ancak kullanacağınız ürün doğal kaş renginize yakın tonlarda olmalıdır.
Makyajda kullanacağınız renklerin teninize uyum sağlayabileceği şekilde olmasına da özen gösteriniz.